
deyince her şeyi anladım. Benimle sırf zengin olduğum için evlenmişti. O canım cicim lafları benim gibi bir salağı kandırmak içindi. Dünya başıma yıkıldı, ama artık çok geçti. Onca yıl eski karımdan duymadığım hakaretleri bundan duymuştum. İki ay içinde ayrıldık. Aradan iki yıl geçmişti.Kazığı yiyince eski karım aklıma düşmüştü ama yüzüm tutup da bir türlü gidemedim. Nihayet birgün zor da olsa kararımı verdim. Hiç olmazsa ölmeden önce gidip özür dileyeyim deyip kalktım, ayrılırken ona bıraktığım eski evime gittim. Kapıyı bana on iki, on üç yaşlarında bir kız çocuğu açtı. Ben karımın adını söyleyip evde olup olmadığını sordum. Kız içeriye seslenip, “Anne bir adam seni görmek istiyor” diye seslenince afalladım… Acaba yanlış mı geldim diye düşünürken “Gelen kimmiş yavrum?” diyen eski karımın sesini duydum. Daha kapıya yaklaşmadan üzerinden yayılan mis gibi sabun kokusu geldi burnuma. Kilo vermiş, giydiğini yakıştırmış, bakımlı, güzel bir kadın duruyordu karşımda. Yüzündeki o asil ifade hiç değişmemişti. İçim bir hoş olmuştu, ağlamamak için kendimi zor tuttum. O ise hiçbir şey olmamış gibi “Hoş geldin. Buyur bir kahve içelim,” deyince kendimi tutamadım hüngür hüngür ağlamaya başladım. Hiçbir şey demeden benim sakinleşmemi bekledi. Bir zamanlar beraber oturduğumuz evden içeriye girince bu evin kokusunu bile özlediğimin farkına vardım. Biraz sohbet ettikten sonra karıma bu kızın kim olduğunu sordum. Karım, onun bir de on beş yaşında bir abisi olduğunu, şu anda okulda olduğunu, onları sokaklarda yatarken bulup yanına aldığını, ikisinin de çok iyi çocuklar olduğunu ve bütün mal varlığını onlara paylaştırdığını söyledi.