
Kayınvalide ayağa kalktı. Uzun, heybetli bir kadındı. Saçları sertçe şekillendirilmişti.
“Belki daha iyi bir anne olsaydın çocuk bu kadar huzursuz olmazdı. Sütün bile yeterince iyi değildir. Çok streslisin.”
Bu son cümleydi.
Kadın çantasını aldı, anahtarlarını kaptı.
“Biraz hava almaya çıkıyoruz,” dedi.
“Bebek arabada uyuyor.”
Uyarıları dinlemeden çıktı.
Bebeğini arabaya bağladı. Ağlıyordu.
“Şşş… annen yanında,” diye fısıldadı.
Aracı çalıştırırken, evin penceresinden kendisini izleyen soğuk bakışları gördü.
Yolculuk amaçsızdı. Şehrin dışına doğru sürdü. Motor sesi bebeği sakinleştirdi. Sessizlik gelince kadın ağlamaya başladı.
Daha güçlü olmalıyım, diye düşündü.
Kavşağa girdi. Işık yeşildi. Yağmur asfaltı kayganlaştırmıştı.
Kamyonu önce duydu. Sonra gördü.
Zaman yavaşlamadı, parçalandı.
Direksiyonu içgüdüyle çevirerek darbeyi kendi tarafına aldı.
Metal çığlık attı. Camlar paramparça oldu. Dünya döndü.
Araç durdu.
Arkasını kontrol etmeye çalıştı.
“Bebeğim?” diye fısıldadı.
Arka koltuk sağlamdı. Bebek ağlıyordu. Hayattaydı.
Bacaklarını hareket ettirmeye çalıştı. Komut verdi.
Hiçbir şey olmadı.
Belinde beyaz bir boşluk vardı.
Siren sesleriyle bilinci kapandı.devamı..







