Karım öldükten sonra, kanımdan olmayan oğlunu evden kovdum; on yıl sonra, beni mahveden bir gerçek ortaya çıktı.
Eskimiş çantasını yere fırlattım ve on iki yaşındaki çocuğa soğuk, cansız gözlerle baktım.
Karım öldükten sonra, kanımdan olmayan oğlunu evden kovdum; on yıl sonra, beni mahveden bir gerçek ortaya çıktı.
Eskimiş çantasını yere fırlattım ve on iki yaşındaki çocuğa soğuk, cansız gözlerle baktım.
“Git buradan. Sen benim oğlum değilsin. Karım gitti; artık sana bakmak için hiçbir sebebim yok. İstediğin yere git.”
Ağlamadı.
Yalvarmadı.
Sadece başını eğdi, kopuk kayışlı eski çantasını aldı ve sessizce, tek bir kelime bile etmeden kapıdan çıktı.
On yıl sonra, gerçek ortaya çıktığında…
Tek dileğim zamanı geri almaktı.
DEVAMI DİĞER SAYFADA