
İlk dakikalarda ağrı, nefes alamama ve uyuşma başlıyor:
Kalp krizinin ilk dakikalarında genellikle göğüste (sağ ya da sol göğüs ya da her iki kolda olabilir) ağrı, sıkışma, baskı, tıkanma ve nefes alamama hissi, uyuşma ya da göğsün mengene gibi sıkışması gibi şikayetler başlıyor. Bu şikayetler mide üzerinde, çenede, kollarda, parmaklarda, dirsekte, kolda, el bileğinde, sırtta ve hatta bazen dişlerde de olabiliyor. Bazen kalp krizinin ilk belirtileri ani ritim bozukluğu ve şuur bulanıklığı olabiliyor. Zaman zaman tansiyon düşüklüğü veya yüksekliği ile başlayıp kalp yetersizliği bulguları ile de kendini belli edebiliyor.
Genellikle 30 dakika sonrasında şikayetler azalıyor:
Şikayetler genellikle en şiddetli haliyle 30 dakika veya daha fazla sürebiliyor. Daha sonra ise yavaş yavaş azalıyor. Bazılarında ise bu sorunlar birkaç saat devam edebiliyor. Bu şikayetlere bulantı, kusma, aşırı halsizlik ve nefes darlığı da eklenebiliyor.
Müdahale edilmezse 30 dakikadan sonra kalıcı hasar başlıyor:
İlk dakikalardan itibaren kalp hücrelerinde hasar oluşmaya başlıyor. Kriz ne kadar büyükse veya krizin üzerinden ne kadar uzun süre geçmişse kalp hücrelerindeki hasar da o kadar artıyor. İlk 30 dakikadan sonra genellikle kalıcı hasar başlıyor ve 2-3. saatten sonra kriz bölgesinin ortasında kalpte geri dönüşsüz hasar bölgeleri oluşmaya başlıyor. Ayrıca şayet kriz kalbin elektriksel santral bölgesini hedef aldıysa kalbin ne zaman duracağı belli olmuyor. Anında da durabiliyor, bir süre sonrasında da.
Akut kriz aşamasında çoğu zaman dilaltı hapları için geç olabiliyor ve ancak morfin gibi ilaçlar bazen ağrıyı geçirebiliyor. Ancak kalp damarını açma işlemi yapılabilirse hasta hızlı bir şekilde rahatlıyor. Yani insanlık tarihinden beri hala en iyi ilaç insanın kendi kanı. O damarı açarak kalbe tekrar kan gitmesini sağlandığında en iyi tedavi yöntemi uygulanmış oluyor.