
Bir gün, sancım varken de mutfağa girmemi istediler. Dizlerim titriyordu. Tencereyi ocağa koyarken elim yandı. Canım yandı, sesim çıktı. Kocam mutfağın kapısında belirdi. “Bir işi de doğru yap,” dedi. O an içimde bir şey koptu. Sadece ben değil, bebeğim de bu sözleri duyuyordu sanki. Kalbim hızlandı, nefesim daraldı. Ama yine de sustum. Çünkü sustukça geçeceğine inanmak istiyordum.
Geceler en zoruydu. Yatağın bir ucunda ben, bir ucunda o. Aramızda kilometreler. Karnımı okşar, bebeğime hikâyeler anlatırdım. “Bir gün,” derdim, “sessizliği dinlemek zorunda kalmayacaksın.” Bazen gözyaşlarım yastığa akardı, sessizce. Ağladığımı duymasınlar diye nefesimi tutardım. Ağlamak bile yasaktı bu evde.devamı sonraki sayfamızdan okuyabilirisiniz







