
“Saçma,” dedi.
Ama fotoğrafı ters çevirip masanın üzerine koydu.
Bir daha bakmadı.
O gece uyuyamadım.
Gözümü her kapattığımda o siluet karşımdaydı.
Bize değil, sanki arkamıza bakıyordu.
Sanki “yalnız değilsiniz” demiyordu da
“hiçbir zaman yalnız olmadınız” diyordu.
Sabaha karşı ezan sesiyle irkildim.
Ablam mutfaktaydı.
Sessizce çay koyuyordu.
Gözleri şişti.
“Biliyor musun,” dedi,
“annem öldükten sonra bazı günler
evin hâlâ dolu olduğunu hissediyorum.”
Bir şey demedim.
Fotoğraf çekmecede duruyor hâlâ.
Atmaya elim varmadı.
Bakmaya da.
Çünkü bazı fotoğraflar hatıra değildir.
Tanıktır.
İnsan geçer…
Ama bazı bakışlar, bazı yükler,
asla kadrajdan çıkmaz







