Hastanelerin kendisine özgü bir sessizliği vardır. Bir kütüphanenin yumUşak sessizliği ya da şafağın huzurlu sessizliği değil, beklemenin, endişenin ve fısıldanan duaların ağırlığıyla dolu ağır bir sessizliktir.
Beş yaşındaki Ethan’ın yattığı çocuk koğuşunu dolduran sessizlik buydu. Küçük bedeni, bembeyaz çarşafların altında daha da ufak görünüyordu. Etrafındaki makineler uğuldayıp hafifçe bip sesi çıkarıyordu; her ses, kırılgan sağlığının pamuk ipliğine bağlı olduğunu hatırlatıyordu. Devamı snraki syfada.