1. Haberler
  2. Gündem
  3. Ama içimde hâlâ bir yara var İBRETLİK HİKAYE

Ama içimde hâlâ bir yara var İBRETLİK HİKAYE

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

kapıdan o ses gelince… içimdeki yıllardır biriken taşlar tek tek yerinden oynadı sanki. Zeynep’in yüzü kireç gibi oldu. Elindeki sopayı saklamaya çalıştı ama iş işten geçmişti.

Yusuf… benim oğlum…

Tam karşımızdaydı. Bir elinde valiz, bir elinde telefon. Gözleri dolmuş, dişlerini sıka sıka bakıyordu bize.

“Zeynep…” dedi. “Ben her şeyi gördüm.”

Meğer o sabah yoldayken, beni bir kez daha görüntülü aramış. Açmayınca içine kurt düşmüş. Komşu Mehmet emmiye uğramış, “Babam iyi mi?” diye. Mehmet emmi de “Halil dede’yi pek göremiyoruz artık,” demiş.

O an atlamış otobüse.

Eve geldiğinde, pencereden bakmış içeriye. Benim üstümde sopa tutan gelinini, titreyen ellerimi… hepsini kendi gözleriyle görmüş.

Zeynep hemen konuşmaya kalktı:

“Yanlış anladın Yusuf! Bu yaşlı adam beni delirtiyo, ben—”

Ama Yusuf bir kelime bile duymak istemedi.

“Elinde sopa, karşısında babam. Ne anlatırsan anlat, o gözlerde vicdan yok!” dedi.

Bana döndü. Eğildi, diz çöktü yanımda.

“Baba… neden sustun?” dedi. “Niye söylemedin?”

Gözlerim doldu. “Senin yuvan bozulmasın diye…” dedim zor bela. “Sen bilme istedim. Ben dayanırım dedim…”

O gün… o saat… Yusuf eşyalarını topladı. Zeynep’e tek kelime etmeden çıkardı evden. Sonra bana döndü:

“Bundan sonra kimse sana el kaldırmaz, baba. Senin yaşlılığına ben bakacağım.”

İşte o gün, yıllardır ilk defa içim ısındı. Evin duvarları bile bana daha sıcak geldi. Yusuf’un gelişiyle o ev yeniden yuva oldu.

Ama içimde hâlâ bir yara var:

Evladımın gözlerinin önünde utanmak…

İşte o yara kolay geçmiyor.

Ama geçmese de… en azından yalnız değilim artık.

Ama içimde hâlâ bir yara var İBRETLİK HİKAYE
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Gündem Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için giriş yapabilir veya hesap oluşturabilirsiniz.