Benim adım Elif. Daha doğduğum gün, bir battaniyeye sarılıp yetimhanenin kapısına bırakılmışım. Annemin yüzünü hiç görmedim, babamın adını hiç duymadım. Tek hatırladığım, o kapının paslı tokmağının her gün gözlerime çarpması… Bana hep aynı şeyi fısıldardı: “Sen terk edildin.”
Yetimhanenin duvarları rutubet kokardı. Çocuklar uyuduğunda ben uyuyamazdım. Ranzamın üst katına çıkıp pencereden gökyüzüne bakardım. Özgürlüğün kokusunu o karanlık gökyüzünde arardım. Kalbim, buraya ait olmadığımı haykırırdı.Ama buranın kuralları vardı. Sessizlik, itaat ve korku. Müdür hanım taş kalpli bir kadındı; en ufak hata da tokadı eksik etmezdi. Yine de ben, her şeye rağmen içimdeki ışığı söndürmemeye yemin etmiştim.
Sonra bir gün… hayatım değişti.DEVAMI DİĞER SAYFADA