
Ardından kayınpederimin bana olan tavrı değişmeye başladı. Artık bağırmıyordu, terslemiyordu, hatta bazen “ellerine sağlık kızım” bile diyordu. Bu yumuşama beni şaşırtmıştı. İçimden bir ses bu ani değişikliğe güvenmememi söylüyordu. Çünkü bu evde kimse karşılıksız iyi davranmazdı. O gün kocam eve gelmemişti. Saat ilerledikçe içimdeki huzursuzluk büyüdü. Sonra içeriden kayınpederimin sesi geldi: “Gel kızım, bir şey konuşacağız.” Ayaklarım geri geri gitti ama mecbur kaldım. Kapıyı açtım, o köhne odanın içine girdim. Loş ışık, yanan soba ve odanın köşesinde bir masa. Kayınpederim oturmuş, gözlerini benden ayırmadan bakıyordu. “Kocan birkaç saat gelmeyecek. Gel, otur,” dedi. İçimdeki korkuyu bastırarak oturdum. Niyetinin ne olduğunu bilmiyordum. Ama cümlelerine başladığında, hayatımın en büyük şaşkınlığını yaşadım. “Ben bu evi bırakıyorum.” “Ne demek istiyorsunuz?” dedim şaşkınlıkla. “Bu evde artık senden başka aklı başında biri kalmadı. Eşim gittikten sonra, senin gözlerinin içine ilk kez başka türlü baktım. Hep hizmet ettin, sabrettin, hiç isyan etmedin. Oğlum bile senin kadar sorumluluk almadı. O yüzden karar verdim: bu evi sana bırakıyorum.” “Ben… Anlamadım…” “Her şey senin olacak. Ama tek bir şartla.Go’rsele ilerleyn devamı diger sayfada…
Durdum. Şart her zaman olurdu. “Bu evi bir sevgi yuvasına çevir. Artık korkunun değil, huzurun olduğu bir yer olsun. Oğluma da kendine de yeni bir hayat kur. Kendine güven. Çünkü senden başka kimse yapamaz bunu.” Kayınpederim… Sanki başka bir insana dönüşmüştü. Geçmişteki öfkesinden, bağırışlarından eser yoktu. Ağzından çıkan her kelime, buz gibi içime işlemişti. O gün, kayınpederimin söyledikleriyle bir karar aldım. Hayatımı değiştirecektim.Go’rsele ilerleyn devamı diger sayfada…